Altlarında bodrum katı bulunmayan odaların zeminleri genellikle hatalı olarak gerçekleştirilirler. Bir ısı yalıtım tabakasının gerekli olup olmadığı projeciyi şüpheye düşürebilir.
Döşeme üzerindeki oda sıcaklığı 20o C ise toprağa doğru fark edilen, fakat fazla büyük olmayan bir düşüş söz konusudur. Sıhhi nedenlerden ötürü 16 – 17o C sıcaklıkta olması gereken döşeme üst yüzeyinde bu sıcaklığı garanti etmek için döşemede ısı yalıtım tabakası kullanılması şarttır.
Sadece 10 – 12o C sıcaklıktaki odalarda ısı yalıtım tabakaları kullanmak lüzumsuzdur.
Döşeme altındaki toprağın cinsi de bir çok açıdan önemlidir. Eğer zemin kum ise nem değeri düşüktür. Buna karşı kapilar iletimi olan ve yukarı su ileten balçık zeminlerde su buharı difüzyonunun yönü ısı akımınınkine terstir. Bu su buharı difüzyonu, projeci tarafından genellikle önemsenmez. Doğru gerçekleştirilen bir döşeme her şartta yükselen toprak nemine karsı bir kesici tarafından korunmuştur. Çakıl tabakalarından oluşturulan ve “kapilar kırıcı” olarak adlandırılan tabakalara güvenmemelidir, özellikle altlarında balçıklı toprak bulunuyorsa. Kumlu bir zemin ve en azından 20 cm kalınlığında bir dökme çakıl tabakası üzerindeki döşemelerde özel kesici tabakalar kullanılması gereksizmiş gibi gözükebilir. Fakat su buharı tanecikleri kendilerine yine de bir yol bulup döşemeden oda havasına geçebilirler. Buhar difüzyonunun yukarı çıkan yolu üzerinde rölatif hava nemi düşeceğinden kondanse su oluşacaktır. Bunun yanı sıra toprak zeminden, beton alt yüzeyden ve diğer malzeme tabakalarından kaynaklanan kokular, odayı etkileri altına alacaktır. Sadece bu nedenden ötürü bile beton alt tabakanın bir buhar kesiciye sahip olması tavsiye edilmektedir.
Döşeme altındaki toprağın “yalıtım gücü” de sık sık tartışmalara neden olmaktadır. Bir Batı alman dergisinde uzman bir yazar, yüzey suyuna kadar olan toprak tabakasının ısı yalıtımını söyle hesaplamış: Döşeme ve yüzey suyu arası uzaklık, 2 m, toprağın ısı iletim direnci 1,20 olarak alınırsa ısı geçirim direnci = 1,15 h . m2 oC/kcal (1.00 m2.K/W) olur. Bazı ülkelerde bu tez reddedilmektedir.
Gerçekte döşeme altındaki toprak, çok büyük ısı depolama özelliği olan bir kütle oluşturur. Bunun yanı sıra insan vücuduna kıyasla düşük bir sıcaklığı vardır. Bu nedenle sıcak insan vücudunun etkin bir ısı yalıtım tabakasıyla bu toprak kütlesinden ayrılması şarttır. Bu sayede insanın vücut ısısının toprağa çekilmesi bir ölçüde sınırlandırılmış olur.
Toprak zemin üzerindeki diğer bozuklukların nedeni de genellikle nemdir. Sık sık sıvanın pullandığı, duvar kağıtlarının ayrıldığı, halıların altının küflendiği ve hoşa gitmeyen kokuların odaya yayıldığı görülür. Duvarlar döşemeden yukarı doğru gittikçe nemlenir. Bu durumdan suçlu olarak ta sadece yüzey suyu tutulur çünkü duvar ve döşeme kaplaması kesinlikle “izole” edilmişlerdir.
Kaynak : GNYAPI
Döşeme üzerindeki oda sıcaklığı 20o C ise toprağa doğru fark edilen, fakat fazla büyük olmayan bir düşüş söz konusudur. Sıhhi nedenlerden ötürü 16 – 17o C sıcaklıkta olması gereken döşeme üst yüzeyinde bu sıcaklığı garanti etmek için döşemede ısı yalıtım tabakası kullanılması şarttır.
Sadece 10 – 12o C sıcaklıktaki odalarda ısı yalıtım tabakaları kullanmak lüzumsuzdur.
Döşeme altındaki toprağın cinsi de bir çok açıdan önemlidir. Eğer zemin kum ise nem değeri düşüktür. Buna karşı kapilar iletimi olan ve yukarı su ileten balçık zeminlerde su buharı difüzyonunun yönü ısı akımınınkine terstir. Bu su buharı difüzyonu, projeci tarafından genellikle önemsenmez. Doğru gerçekleştirilen bir döşeme her şartta yükselen toprak nemine karsı bir kesici tarafından korunmuştur. Çakıl tabakalarından oluşturulan ve “kapilar kırıcı” olarak adlandırılan tabakalara güvenmemelidir, özellikle altlarında balçıklı toprak bulunuyorsa. Kumlu bir zemin ve en azından 20 cm kalınlığında bir dökme çakıl tabakası üzerindeki döşemelerde özel kesici tabakalar kullanılması gereksizmiş gibi gözükebilir. Fakat su buharı tanecikleri kendilerine yine de bir yol bulup döşemeden oda havasına geçebilirler. Buhar difüzyonunun yukarı çıkan yolu üzerinde rölatif hava nemi düşeceğinden kondanse su oluşacaktır. Bunun yanı sıra toprak zeminden, beton alt yüzeyden ve diğer malzeme tabakalarından kaynaklanan kokular, odayı etkileri altına alacaktır. Sadece bu nedenden ötürü bile beton alt tabakanın bir buhar kesiciye sahip olması tavsiye edilmektedir.
Döşeme altındaki toprağın “yalıtım gücü” de sık sık tartışmalara neden olmaktadır. Bir Batı alman dergisinde uzman bir yazar, yüzey suyuna kadar olan toprak tabakasının ısı yalıtımını söyle hesaplamış: Döşeme ve yüzey suyu arası uzaklık, 2 m, toprağın ısı iletim direnci 1,20 olarak alınırsa ısı geçirim direnci = 1,15 h . m2 oC/kcal (1.00 m2.K/W) olur. Bazı ülkelerde bu tez reddedilmektedir.
Gerçekte döşeme altındaki toprak, çok büyük ısı depolama özelliği olan bir kütle oluşturur. Bunun yanı sıra insan vücuduna kıyasla düşük bir sıcaklığı vardır. Bu nedenle sıcak insan vücudunun etkin bir ısı yalıtım tabakasıyla bu toprak kütlesinden ayrılması şarttır. Bu sayede insanın vücut ısısının toprağa çekilmesi bir ölçüde sınırlandırılmış olur.
Toprak zemin üzerindeki diğer bozuklukların nedeni de genellikle nemdir. Sık sık sıvanın pullandığı, duvar kağıtlarının ayrıldığı, halıların altının küflendiği ve hoşa gitmeyen kokuların odaya yayıldığı görülür. Duvarlar döşemeden yukarı doğru gittikçe nemlenir. Bu durumdan suçlu olarak ta sadece yüzey suyu tutulur çünkü duvar ve döşeme kaplaması kesinlikle “izole” edilmişlerdir.
Kaynak : GNYAPI